14 Temmuz 2011 Perşembe







Çocukların genel davranış özelliklerini tam olarak anlamak ve onların ruh dünyalarına inmek onların psikososyal gelişimini yönlendirmek açısından çok önemli bir noktadır. Anne babaların çocukların ruh dünyalarına inmeden yönlendirme ve eğitim gayretleri, çoğu zaman hedefine ulaşmaz .Anne babalar her gün birlikte oldukları, günlük aktiviteleri birlikte yaptıları çocuklarını bazen tam olarak tanıyama- makta ve onların psikososyal gelişimini iyi yönde yönlendireme- mektedir. Bazı anne babalar, çocuklarının sadece fiziksel bakım- larına yönelik beslenme, barınma, sağlık problemlerini gözetip onların olaylar karşısındaki düşüncelerini, tepkilerini, yorumlarını, üzüntülerini, sevinçlerini, ruhsal yönlerini gerektiği kadar hesaba katmazlar. Kişisel görüşme ile haberleştiğimiz Amerikalı acil müdahalelerde bulunan bir sağlık mensubu şu yakınmaları dile getirerek endişelerini belirtiyordu '' acil sağlık müdahaleleri yaparken olaylardan çocukların etkilendiğini ve bazı psikolojik problemlerin oluştuğunu görüyorum, anne babalara veya bakım veren kişilere çocukların sıkıntılarını bahsettiğimde, onların bana cevabı onlar çocuk ne olacak ki şeklinde oluyor. ben buna dayanamıyorum ve çok üzülüyorum, çocuklarında ruh dünyası var '' .Gerçekten de bazı zamalar günlük olaylar ve gelişmelerin arasında çocukların olaylar karşındaki ruhsal tepkisi en son akla gelektedir.
Her anne baba çocuklarının gelişimi ve onların ruhsal yönleri ile çok ilgilendiklerini söyler ama kendi kendilerine oturup ''çocuğuma bu gün ne kadar vakit ayırdım ?'' diye sorduklarında, kendilerini tatmin eden cevabı çok azı alır. Amerikalı bir profesörden aldığım bir bilgiye göre A.B.D. de yapılan istatistiklerde bir babanın çocuğunu günlük görme süresi 7 saniye olarak bulunmuş . Yani aynı çatı altında yaşayan birbirinden apayrı, ayrı dünyalarda insanlar . Peki bu durum hangi sonuçları getirir ? yani anne babaların çocuklarının ruhsal yönü ve psikososyal gelişimi ile ilgili eksiklikleri hangi sonuçları doğurur ?. Bunun cevabını düşündüğümde her biri ayrı bir ''gelecek '' olan çocuklar ile ilgili çok karamsar düşünceler aklıma gelmektedir. Bu nedenle bu konuyu ileri bir tarihte, ayrı bir başlık altında incelemek istiyorum .





Çocuk eğitiminde çocuğun gerektiği şekilde yetiştirilmesi ve onun topluma hazırlanması, büyük ölçüde anne babanın hayatın ilk gününden itibaren çocuk ile ilgilenmesi, onun ile karşılıklı etkileşimi, ona değer vermeleri, kişilik yapısına saygı duymaları, ona yeterince vakit ayırmaları, onun bakım, beslenme ve korumasını sağlamaları, sevgi ihtiyacına karşılık vermeleri, ideal bir aile ortamı hazırlamaları, ona karşı ideal tavırları, tepkileri, tutumları etkili olmaktadır . Burada etki tepki prensibini hatırlatmak yerinde olur, anne babanın direk çocuğa yönelik veya gün içerisinde ki herhangi bir davranışı, sözü, tavrı, tepkisi ve yorumunun çocuk üzerinde bir mutlak bir etkisi olacaktır. Ve bu etkinin çocukta yansımaları iyi veya kötü yönde görülecektir .Aynı şekilde çocuğun her konuşması, davranışı ve yorumuna anne babanın tepkisi de çocuğun kişilik gelişiminin şekillenmesine neden olmaktadır.Yani çocuğu yanlış bir şey yaptığında ve bunu tekrarladığında sessiz kalan bir ebeveyn dolaylı olarak '' ben bu davranışı destekliyorum '' mesajı verir. Diğer taraftan çocuğun olumlu davranışını onaylamayan bir ebeveyn çocuğa yine dolaylı olarak '' bu davranışın benim için önemli değil, olsa da olur olmasa da '' mesajını verir. Bununla birlikte görmezlikten gelinen tekrarlayan hatalar giderek büyür, olumlu davranışlar ise giderek azalır .Çocukları her an kontrol etmek her yaptıkları konusunda haberdar olmaya çalışmak çocuğu ruhsal gerilime itebileceği gibi, diğer yandan çocuğu kontrolsüz ve kendi halinde bırakmakta çocuğun önü alınamayan davranış problemleri geliştirmesine zemin hazırlayacaktır. Bu iki kutbun ortasında hareket alanı ideal olanıdır.




Anne babaların çocuklarının normal bir şekilde psikososyal gelişimini sağlamak ve uygun eğitimi vermek için yapmaları gereken şeyleri şu şekilde sıralayabiliriz : Dengeli eğitim ve yönlendirme,Anne babanın kendi aralarındaki söz ve davranış birliği, Çocuğa karşı aşırı hoşgörü veya aşırı disiplin uygulamalarından kaçınmaları, olaylar ve ilerleyen süreç içerisinde çocuğa yansıyan davranışlar olarak tutarlı olmaları ve zaman aşımından doyayı farklı farklı tepki vermemeleri, Çocuğa tepkilerinin yersiz ve abartılı olmaması, Güzel ve faydalı şeylerde çocuğun davranışlarının onaylanması, Hatalı durumlarda uygun bir şekilde cezalandırılmaları, Yapılan yanlışları sonucunda sadece kızmak değil nedenini mantık çerçevesinde açıklamaları ve ona doğru olan hedefi vermeleri , Onlara her yönüyle değer vermeleri, Kişilik yapılarına saygılı olmaları, Onlara söz hakkı tanımaları, Sevildiklerini hissettirmeleri, Onlara güven duygusunu aşılamaları, Sosyal ve psikolojik gelişimini yakından takip etmeleri, Gösterilen davranış problemlerine karşı duyarlı olmaları, zamanında ve erken müdahaleyi sağlamaları , Kendi psikolojik sıkıntılarını çocuklara yansıtmamaları, onlardan gelişim ve kapasitelerinin üzerinde beklentiye girmemeleri, Onlara yeterince zaman ayırmaları, Onların sosyal çevrelerinin farkında olmaları şeklinde özetlenebilir.



Çocuğu daha küçükken namaza alıştırmalıdır. Büyüyünce namaz kılması zor gelebilir. Başkasının malını çalmayı, haram yemeyi, yalan söylemeyi gözünde çirkin gösterecek şekilde anlatmalıdır! Böyle yetiştirip büluğa erince, bu edeblerin sırlarını, inceliklerini ona söylemelidir. Her işi adet olarak yapmaması, niyetle, şuurla yapmasının lüzumu anlatılmalıdır. Mesela, yemekten maksat, kulun Rabbine ibâdet etmesi, insanlara, vatanına, milletine faydalı hizmetlerde bulunması, insanların saadeti için çalışması olduğu öğretilmelidir. Dünyadan maksadın, ahıret için azık toplamak olduğu, zira dünyanın kimseye kalmadığı, ölümün çabuk ve ansızın gelebileceği anlatılmalı, (ne mutlu o kimseye ki, dünyada iken ahıret azığı elde eder, Cennete ve Allahü teâlâya kavuşur) demelidir. Küçük yaşında böyle terbiye edilirse, taş üzerine yazılan yazı gibi olur ve kolay kolay silinmez. Peygamber

Bugün, bütün hıristiyan ülkelerinde, bir çocuk dünyaya gelince, buna bozuk dinlerinin icablarını yapıyorlar. Her yaştaki insanlara, hıristiyanlığı titizlikle aşılıyorlar. Müslümanların imanlarını, dinlerini çalmak ve yok etmek ve onları da, hıristiyan yapmak için, İslâm ülkelerine paket paket kitap, broşür ve kaset gönderiyorlar. O hâlde, müslümanlar din cahillerinin hilelerine, yalanlarına aldanmamalı, çocuklarımıza sahip olmalıyız. Onlara sahip olmak da, dinimizin emirlerine uygun olarak yetiştirmekle olur. Ahlâkı değiştirmek mümkün olduğu için Peygamber efendimiz, (Ahlâkınızı güzelleştirin) buyurmuştur. Zaten din, güzel ahlâk demektir. Şu hâlde dinin emrine uyup yasak ettiğinden kaçan, huyunu değiştirip güzel ahlâklı olur. Güzel ahlâklı olan da iki cihanda rahat olur.

ERSAĞ ERSAĞ ERSAĞ ERSAĞ

ERSAĞ  ERSAĞ  ERSAĞ  ERSAĞ
ERSAĞ ERSAĞ ERSAĞ

İzleyiciler